ÇEVRECİ, TÜKETİCİ, ARAŞTIRMACI
BİLİM VE FELSEFE
"KURAN, MÜMİNLERE ŞİFA VE RAHMETTİR?" NE DEMEKTİR?

وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْآنِ مَا هُوَ شِفَاء وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ وَلاَ يَزِيدُ الظَّالِمِينَ إَلاَّ خَسَارًا  (Biz Kur’an’da mü’minler için şifa ve rahmet olan ayetleri indiriyoruz.  Zalimler için zararlarını artırır”  (İsra Suresi: 82 Ayeti)

     قُلْ هُوَ لِلَّذِينَ آمَنُوا هُدًى وَشِفَاء  “De ki: Kur’an, inananlar için hidayet ve şifadır.” ( Fussilet Suresi: 44.Ayeti )

Kuran Cin Çarpması (Psikotik depresyon ve şizofreni gibi) Ruh Hastalıklarına Şifa (ilaç) Mıdır:  Buradaki şifa (ilaç) sözcüğünü, ruh hastalıklarına, ilaç olarak yorumlamalar vardır. Halbu ki Kuran inançsızlık, toplumu çökerten fitne ve fesat (kargaşa ve ara bozuculuk) gibi ruhsal hasatalıklardan arınmaya hizmet eder.  Arkadan konuşmaya, Ahırette o kişinin ölü etini (leşini) yemek kadar kötü olduğunu anlatır. Kuran'ın şifa oluşu asıl bu yödedir. Şimdi Diyanet İşleri Başkanlığımızın açıklamalarına bakalım:
Bir önceki âyette geçen hak kavramı Kur’an’ı da kapsar. Çünkü Kur’an’ın getirdiği din hak din, verdiği bilgiler doğru bilgiler, çağırdığı yol doğru yoldur; ahlâk ve yaşayışta da doğruluğa ve dürüstlüğe çağırmakta ve böylece bütün yönleriyle bâtılı ortadan kaldırmaya yöneltmektedir. Bu sebeple de Allah âyette Kur’an’ın getirdiklerini müminler için “şifa ve rahmet” olarak nitelemiştir. Müfessirler genellikle Kur’an’ın şifa ve rahmet oluşunu mânevî anlamda açıklamışlardır. Buna göre Kur’an’da şifa vardır; yani o, iman, amel ve ahlâka ilişkin mânevî hastalıkları iyileştirir, müminleri bunlardan korur; kalplerden cahillik örtüsünü kaldırır, Allah’ın varlığı ve birliği konusunda kuşkuları ve tereddütleri giderir. Kur’an’da rahmet vardır; yani Kur’an kısaca din ve dünya hayatının doğru, sağlıklı ve güzel olması için gerekli bilgiler içerir; hakkını vererek okuyanlara büyük ecirler kazandırır, Allah’ın mağfiretine ve hoşnutluğuna lâyık kılar; Kur’an müminler için güçlükleri kolaylığa çevirir, kusurları giderir, günahları siler (bk. Kurtubî, X, 322; Şevkânî, III, 286). Kur’an’ın şifa oluşu, öncelikle bu mânevî anlamdadır; ancak tıbbî tedavi ile birlikte veya tıbben tedavi imkânının kalmadığı durumlarda Kur’an’ın bı yalnızca ba

edenî ve psikolojik hastalıklar konusunda şifa verici tesirinin olabileceği yolunda yorumlar da yapılmaktadır (meselâ bk. Kurtubî, X, 322-327; Elmalılı, V, 3195).

Âyette Kur’an’ın “zalimlerin de sadece ziyanını arttıracağı” ifade edilmektedir. Buradaki zalimlerden maksat, kör bir inat ve şuursuzlukla İslâm ve onun içerdiği hakikatleri reddederek bunun yerine başta şirk olmak üzere yalan ve düzmecelerden ibaret olan bâtıl inançları koyanlar, bunlara inanan putperestler ve benzerleridir. Bunlar için Kur’an’ın şifa ve rahmet kaynağı olması şöyle dursun, onlar Kur’an’ın beyanlarına rağmen sapkın inanç ve davranışlarında direnmeleri sebebiyle mânevî yönden kendi zararlarını daha da çoğaltırlar.

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 515

Kuran'da Cin sözcüğü çok geçmektedir fakat insanları çarpan ve cinlerin meydana getirdikleri okunmasıyla tedavi eder gibi bir ayet yoktur. Ben cinlere inanırım amma, cin çıkartmak için şu sure ve dualar şu kadar okunur diye bir reçete itikat ve fıkıh kitaplarında yoktur. Sadece şu hadisteki kadar vardır.:

     "Rsulullah Nazar değmesi ve cinlere karşı  okumaklar yapardı. Ne zaman ki  Nas ve Felek Sureleri indi; diğer okumakların tümünü terketti ve bu iki sureyi okumakta devam etti."

    Örneğin sabah veya akşam namazlarının ilk 2 rekatındada Fatiha'dan sonra  bu 2 süreyi okuduk mu yeterli. Ama hocaya gitmek gerekmez. Kendisi okuyacak.  Yok Fatiha, yok yasin, yok ayetel Kürsi Yok İhlas Suresi şu kadar  sayıda okumak? Belki önceden  okumak vardı. Felek ve Nas Surelerinin dışındaki tüm okumaklar Allah'ın CC Peygamberi tarafından bırakmıştır. Bu gibi rivayetler (bilgiler) varsa da Resulullah bunların tümünü terk etmiştir. Işın özeti budur.

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

AYRINTILAR

 

وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ ﴿ “Ben, cinleri ve insanlar

na ibadet etsinler diye yarattım. Zariyat Suresi 56)  يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءتْكُم مَّوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَشِفَاء لِّمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ   ” Ey insanlar! Size, Rabbinizden öğüt (vaaz) ve göğsünüzde olana (nefsinizin kalbindeki hastalıklara) şifa ve mü’minlere hidayet ve rahmet gelmiştir.” (Yunus Suresi: 57 Ayeti)

İZAH VE DEĞERLENDİRME

Ben dini konularda eski din alimlerine bağlıyım. Çünkü  onlar dinimizin  inceliklerini (hikmet ve felsefesini) çok iyi bildiklerinden onların kitaplarında safsata, atmasyon vs. olmaz.  Hani derler ya  bilgiyi akıl süzgecinden geçirmek.  işte bu eskilerde vardır. Bilinenin aksine onların fetvalarına daha çok güvenirim.

rivayet edilmiş (bildirilmiştir) ki,   İmam-ı Azam yarım milyon, İmam-i Hanbel bir milyon hadis şerifi ezber bilirlerdi. fakat sorulara cevap (fetva) verirken “-Bu benim görüşümdür.  Tek doğru da  bu değildir”derlerdi. çünkü verdiğim cevapta ısabet yoksa hata Resulullah’a ıkmasınbana çıksın düşünürlerdi. Bu kadar titiz, bu  kadar ince giderlerdi.O nedenle  ben eski alimlerin görüşlerine (yorum ve içtihatlarına) güvenir, ölçü alırım. Kuran’ın  imani konularla ilgili ayetleri Maturidi Hazretlerine göre, ibadet ve hukukla ilgili ayet ve hadisleri İmam-i Azam’a göre, İmam-İ Gazzali’ye göre anlarım. Ölçü bu. Bu ölçüye göre düşünmeyenlerle fazla da olsa işim olmaz.

Herkes Kuran’dan anlayamamalı.   Anlarsa yanlış yapar.  TC anayasası  çok küçük bir kitaptır. hem de anlaşılır bir  dili vardır.  fakat ondan anayasa  Hukuku  profosörleri bile zor anlıyor. Farklı farklı sonuçlar çıkarıyorlar.içimden:   “-sen eskileri bir incele ve anla da ondan sonra ne diyeceksen de. Seni dinlerim”  şeklinde düşünürüm. Onun için günümüzün cahillerine nefes tüketemem.                                                                KURANA VE İSLAMA YAPILABİLECEK EN BÜYÜK KÖTÜLÜK

Elmalı tefsiri İslam aleminde yazılan en kapsamlı çok yönlü bir tefsirdir. 700 yıl önce yazılan İbni Kesir tefsiri Kuranı hadislerle tefsir eden bir tefsirdir. Daha bir çok tefsirde  bu ayetlerin izahında: ” Ruh hastalarına, cinlilere, şu ayetler veya şu sureler şu kadar sayıda okunur”    diye Yukarıdaki ayetlerin açıklamalarına bakıldığında özetle  şu vardır: “Toplum bir insana benzer. Nasıl ki, insanda mide, bağırsak, kalp ve böbrek hastalıkları varsa; Toplumda inançsızlık, içki,kumar, dedi kodu, gıybet (arkadan konuşmak) laf taşıyarak insanların arasını veya karı-kocanın arasını açma (ki, buna sihir denir), iki yüzlülük gibi hastalıklar vardır.  Aynı şekilde Kuran’ın tatbikiyle bu  ruhsal ve sosyal hastalıklar azalır. yok olur ve toplumda rahatlık ve mutluluk yaşanır”.

Şizofreni gibi delilik ve akıl bozukluğu bir beyin hastalığıdır. bunların çoğu  nörölöji ve psıkıyatride    tedavi  edilmektedir. Okuyarak iyileştirme peşinde koşanlar arasında hoca diye subhanekeyi bile bilmeyen    ve  sırf palavra ile işi   götürenler vardır. Bunlar Kuranın yukarıdaki gönderiliş amacına uymayan  çarpıtmalardır.    Lütfen yukarıdaki ayetlerin Elmalı tefsiri, Ömer N. Bilmen  ve büyük hadis   alimi ibni Kesir  tefsirine bakılsın. 

Bilindiği üzere  İstiklal Marşımızın yazarı Mehmet Akif, aynı zamanda bir islam alimiydi. Kuranın ilk   tercümesini hazırladı. Sonra Kuran’a  hürmeten: “Ben kimim ki, benden önce kimsenin  yapamadığı   bir şeyi yapamam” diye yaptığı meal ve tercüme çalışmasını yakan  büyük şair bu sıkıntıdan nasıl söz    etmişti İbret olmaz bize her gün okuruz ezberde Yoksa hiç mana aranmaz mı bu ayetlerde

Lafzı muhkem yalnız anlaşılan kuranın Çünkü kaydında değil hiç birimiz mananın

Ya açar nazmı celilin bakarız yaprağına Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına İnmemiştir hele Kuran şunu hakkıyla bilin Ne mezarlıkta okunmak ne fal bakmak için.

Değerli okuyucular. Kuran  bazı kimseler tarafından yanlış anlaşılıp uygulandığından Mehmet Akif’de   DERT BÜYÜK İDİ.