ÇEVRECİ, TÜKETİCİ, ARAŞTIRMACI
BİLİM VE FELSEFE
Enerji Ve Çevre

Enerji Ve Çevre

NÜKLEER EENERJİ VE TEMİZ HAVA

Prof dr Selahattin İncecik İst 1949
İtü Meteoroloji Müh. Emeklisi
Atmosfer Bilimleri, Hava Kirliliği, Ozon ve Modelleme
2007'de Nöbel ödülü de almıştır 
Selahahttin Hoca'ya göre Küresel ısınmaya sebep olan sera gazlarının en önemli sebebi CO2 teki artıştır. Şöyle diyor "Sıfır karbon ile enerji üretmek istiyorsanız nükleer Enerji sıfır karbon salımı yapan bir üretim tekniğidir"
https://www.arkitera.com/soylesi/nukleer-enerji-konusunda-halkin-bilgi-eksikligini-gidermek-gerekli/

 

Enerji ve Nükleer enerji benim  saham değil. Fakat sahası olanların sahasıdır.  Atom Enerjisi Kurumunun sahasıdır. Dün sordum. Gelen cevap aşağıdadır:

Ahu Tuğba Çevik 

“Merhaba Murat Bey,

Dünyada hali hazırda çalışan 450 nükleer santral var. Bunlardan toplam 393 838 Mega watt elektrik üretiliyor.

Bunun yanı sıra 56 nükleer santral de yapım aşamasında. Ajansın sayfa görüntüsünü de ekte gönderiyorum.

 

İyi günler” Türkiye  Atom Enerji Kurumu.

Kaynak:   https://www.iaea.org/PRIS/WorldStatistics/OperationalReactorsByCountry.aspx 

 Aşağıdaki adresi adres  çubuğuna yapıştırırsanız  her ülkedeki kadarını daha kolay ve ayrıntılı bilgi bulunabilir:

https://www.iaea.org/PRIS/CountryStatistics/CountryDetails.aspx?current=UA

11 Mart 2011 tarihinde Japonya‟da meyden gelen 8.9 şiddetindeki tarihin en büyük depremi sonucu oluşan tsunaminin Fukuşima  Nükleer Kaza sonucu 380.000 kişi evlerinden uzaklaştırıldı. Bunlardan 130.000’i Nükleer santralın 20 km çevresinde oturuyordu. Toplam 1 milyon kadar ev oturulamaz duruma geldi. Deprem ve Tsunami sonucu 16.000 kişi yaşamını yitirdi, 3200 kişi de kayıp. Aradan yaklaşık sekiz yıl geçti. 2017 itibarıyla  Japonya’da 42 nükleer reaktör çalışmaya devam ediyor.           2 tane de yeni yapılmakta. 18 tanesi kapatılmış. Kullandığınız arabanın da bir kullanım süresi vardır. Süresi dolduğu halde çalıştırırsanız elbette ki kaza yapar.

Fransa dolu. Buna rağmen 1 adet inşa halinde Çin 18 tane  yeniden yapıyor. Merkel kapattı diyorlar. Nükleer santral ömrünü 30 yıl kabul etti. Buna göre süresi dolanları kapattı. Ne var ki 7 tane çalışmakta  ve bu 7 nükleer santral 2017 itibarıyla Almanya’nın tüm elektriğinin yaklaşık % 12’ sini bulmaktadır. Belki uranyum madeni olmadığından yenisini yapmayabilir.  Amerika’da 99 tane var. İki tane de yenisini yapıyor. Ezbere değil, 2117 rakamlarına göre dünyada durum budur.

ÇERNOBİL OLAYI

 ÖNCE Çernobil haritasını koyuyorum.  Ukrayna’nın Belarus sınırında yeşil renkli bir kasaba.

Çernobil Olayı üzerinde, zamanın Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ahmet Özemre’nin yazdığı kitabı şu adreste bulabilirler: https://www.ozemre.com/sites/default/files/cernobilkomplosu.pdf 

Hiç bir şey bilmesek bile biraz mantık yürütelim. Bugün  Ukrayna Dünya’da en çok nükleer enerji üreten ikinci ülkedir. Birinci ülke Fransa’dır. Fransa elektriğinin  % 71’ini, Ukrayna ise % 41’ini nükleerden karşılamaktadır. İlerde çıkaracağım listeye göre hali hazırda Ukrayna’da 11 adet nükleer reaktör var. 2 tane  inşaat halinde 2 tanenin yapılması da plan halindedir. Akıllı solcu ve bir kısım Kemalistler hariç,  Çevre Mühendisleri Odası ve Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği nükleere, kömür ve Heslere karşıdırlar.  Web sayfalarına bakılabilir. Şimdi sormak lazım:

-Nükleer  zararlı olsaydı Fransa ve Ukrayna yapar mıydı? Dünyada  ülkesini ve milletini seven bir Biz mıyız? Çernobil bulunduğu yere ve ülkeye zarar vermedi de  o akıllı nükleer bulutlar o kadar dağı taşı aştı da Karadeniz bölgesini mi buldu?

Bu soruya akıllı solcular hariç, hiçbir solcu aydın ve Kemalist cevap veremez.  Ayrıca aşağıdaki adresi tıklarsanız veya adres çubuğuna yapıştırırsanız hangi ülkede mevcut, devredişi, yapılmakta olan  veya planlanan reaktörleri görebilirsiniz: https://www.iaea.org/PRIS/CountryStatistics/CountryDetails.aspx?current=UA 

Eski istatistiklerde Ukrayna  tüm elektriğinin %41’ni üretiyordu.   Yukardaki adreste bu oranı %55,06’ya çıkarmış. Allah  bir kısım solcu ve Kemalistlere ve çevrecilere akıl versin.   Ülkeme zarar verdiler. Ülkeyi doğalgazda Rusya’ya; petrolde Araplara bağladılar. Bize bu kötülüğü ne Yunan ne de İsrail verebildi?

 Listedeki Kalkınmış Bütün ülkelerde var. Türkiye’ye baktığımızda  0 nükleer reaktör var. Bu gerçekten bana dokundu. Ey Kemalistler Rahmetli Atatürk sağ olsaydı sizin hepinizi yurt dışına gönderir ve vatandaşlıktan çıkarırdı.

Kaç sene önceydi Kültür bakanı bugün  Taksimde yapılmakta olan Atatürk Opera binasını yıkıp  yerine daha iyisini yapacaktı. Bugün karşı çıkamadığınız bina şimdiye kadar çoktan yapılmış olacaktı. Çok iyi hatırlıyorum T. C Hükümetinin bakanına götünüzü çevirip alkışlayarak protesto ettiniz. İşte siz böyle bir Atatürkçüsünüzdür. En büyük gerici sizsinizdir.

Rüzgar ve Güneş yapalım diyorsunuz. Rüzgar esmediği ve Güneşin  olmadığında ülke karanlıkta kalmaz mı? Mesela geçen sene nisan ayı Güneşli geçti.  Ama busene yağmurlu geçtiğinde Güneş enerjisi üretemezsiniz. Ve sizin kafanızla ülke karanlıkta kalırdı.

15 nükleer bilim adamının bildirisi: http://nukte.org/trntpbasinbildirisi

Nükleer Uzmanı Bilim Adamlarının Basın Açıklaması

Nükleer Uzmanı Bilim Adamlarının Basın Açıklaması

“NÜKLEER TEKNOLOJİ SEÇENEKTEN ÖTE
BİR ZORUNLULUKTUR”

29 Mayıs 2007 Barcelo Eresin Topkapı Hotel
“Türkiye Nükleer Teknoloji Platformu”

TRNTP BASIN BİLDİRİSİ

“Nükleer enerji, nükleer elektrik üretimi, enerji temin güvenliği açısından bir seçenek olmaktan öte bir zorunluluk haline gelmiştir. Ancak nükleer enerjinin, bir ileri teknoloji dalı olması itibariyle, yalnızca bir elektrik üretim aracı veya seçeneği olarak ele alınmaması gerekir. Zira, günümüzde hayati bir önem kazanmış olan bu teknolojinin üretiminde söz sahibi olabilmek, bilimsel ve teknolojik alanda ilerlemek, hatta bir sıçramayı başarmak anlamına gelir.

Nükleer teknoloji gibi çok geniş kapsamlı ileri teknolojilerin ülkeye kazandıracağı pek çok yarar vardır. Bir nükleer santralde yüksek teknoloji gerektiren yaklaşık 22 bin değişik parçanın bulunduğu göz önüne alınırsa, böyle bir teknolojiye sahip olmaya yönelmekle sanayimiz, bilim ve teknoloji kuruluşlarımız pek çok değişik alanda kullanılabilecek bilgi birikimi ve tecrübe kazanacaktır. Bu kapsamda, teknolojik yaşamın her alanında karşımıza çıkan nitelikli ileri malzemelerin üretimi, yeni yapım ve üretim tekniklerinin öğrenilmesi ve geliştirilmesi, bilimsel, teknik ve teknolojik kapasitenin arttırılması, kalite kontrolünün ve yüksekliğinin sağlanması, sanayide değişik iş kollarının kurulup çalıştırılması, yeni iş alanlarının açılarak istihdamın arttırılması gibi konular sayılabilir. Ayrıca, nükleer teknoloji Türkiye’nin üst düzeydeki bilimsel ve teknoloji kültürünün gelişmesinde, özellikle teknik eğitimin nicelik ve niteliğinin yükseltilmesinde, dolayısı ile sanayide de itici bir güç olmak ve tetikleyici vazifesi görmek gibi yadsınamaz faydalar da sağlar. Nitekim, Dünya’daki mevcut konjonktürde, nükleer enerji ve teknolojilerinin, teknoloji planlamalarını akılcı bir şekilde başarabilen gelişmiş ülkelerde toplandığı görülmektedir. Bir Avrupa ülkesi olan İsveç elektrik üretiminin % 40’tan fazlasını nükleer enerjiden karşılamaktadır. Nükleer teknoloji transferini çok başarılı bir şekilde gerçekleştiren ülkelerin başında gelen Güney Kore’nin, kısmen de bu kazanımlar sayesinde, diğer teknolojik alanlarda elde ettiği başarılı sonuçlar bu tesbitleri doğrular niteliktedir. 1970’lerde çok zor şartlarda kişi başına 229 dolar GSMH ile nükleer teknoloji deneyimine başlayan Güney Kore, bugün kişi başı 22.500 dolar GSMH ile gelişmiş ülkeler arasında yer almaktadır.

Son dönemde dünyada yaşanan gelişmeler, en geniş anlamıyla uluslararası güvenlik ve milli güvenlik konseptini hızla değiştirmektedir. Stratejik değişimlerin birinci derece yaşandığı bir bölgenin ortasında olan ülkemizin, enerji alanında kabul edilebilir oranların çok üzerine çıkmış olan dışa bağımlılığı, uluslararası ilişkilerde ve milletimizin huzur ve refahı açısından sosyal ve ekonomik kırılganlık tehdidi içermektedir. Nükleer enerji gibi güvenilir bir temin seçeneğine sahip olmak, ülkemizin hem uluslararası arenada, hem de iç politikada daha güçlü etkinlik ve siyaset üretmesini sağlayacaktır.

Nükleer enerji, geniş rezerv potansiyeline sahip bir kaynaktır. Olağan çalışma koşulları altında çevreye sera etkisi yapacak gazlar salınmamaktadır. Nükleer enerji üretimi, madenciliğinden atık yakıtın depolanmasına kadar yakıt döngüsünün tamamından sorumlu olan tek enerji üretim sürecidir. Bu nedenlerle sürdürülebilir kalkınmanın vazgeçilmez unsuru olarak öne çıkmaktadır. Nitekim insanlığın ortak sorunu olan ve medeniyetimizin geleceği açısından ciddi tehditler sunan küresel ısınmanın frenlenmesi için, başta BM olmak üzere uluslararası kuruluşlar tarafından üretilen bütün tezlerde nükleer enerji kullanımının arttırılması teşvik edilmektedir.

Dolayısıyla, bir devlet politikası olarak yürütülmesi gereken bu sürecin, kazanmış olduğu ivme ve ivedilikten kopmadan süratle neticelendirilmesi millet ve devletimiz açısından yaşamsal bir öneme sahiptir. Bu sürecin, uluslararası taahhütlerimize tam bağlılık ve şeffaf bir yönetişimle başarıya ulaştırılması en büyük dileğimizdir. Bu teknolojiyi ülkemize kazandırmak, gelişmemize, refahımıza, enerji bağımsızlığımıza, güvenliğimize ve dolayısı ile egemenliğimize yapılabilecek hizmetlerin en büyüklerinden biri olacaktır.

Saygılarımızla...

TRNTP adına bildiriyi hazırlayanlar:

  1. Prof. Dr. Ahmed Yüksel ÖZEMRE, TAEK Eski Başkanı
  2. Prof. Dr. Ahmet BAYÜLKEN - İTÜ, Enerji Enstitüsü, Bölüm Başkan Yard.
  3. Prof. Dr. Atilla ÖZGENER, İTÜ Nükleer Araştırmalar Anabilim Dalı Başkanı
  4. Prof. Dr. Beril TUĞRUL, İTÜ Nükleer Araştırmalar Anabilim Dalı, Öğretim Üyesi
  5. Dr. Erdinç TÜRKCAN, Hollanda Petten Nükleer Araştırmalar Merkezi Eski Nükleer Mühendislik Departmanı Başkanı
  6. Prof. Dr. Emin ÖZBAŞ, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi, TAEK Eski Başkanı
  7. Reaktör Y. Müh. Gül GÖKTEPE, TAEK, ÇNAEM Nükleer Mühendislik Uzman Araştırmacı
  8. Doç. Dr. Haluk BERKMEN, UAEA, Güvenlik Denetimleri Müfettişi (Emekli)
  9. Dr. Necmi DAYDAY, UAEA Nükleer Güvenlik, Denetim ve Değerlendirme Uzmanı (Emekli) 
  10. Fizik Y. Müh. Önder ÖNER, TEK Nükleer Santraller Dairesi Başkan Yardımcısı, Akkuyu Nükleer Santral Yeri Tesis Grup Müdürü, 
  11. Süleyman ŞENSOY, TASAM Başkanı
  12. Prof. Dr. Şarman GENÇAY, İTÜ, Nükleer Enerji Enstitüsü, Emekli Öğretim Üyesi
  13. Dr. Ulvi ADALIOĞLU, ÇNAEM Nükleer Mühendislik Bölüm Eski Başkanı
  14. Nükleer Y. Müh. Ünal AZAKLIOĞULLARI, TAEK, ÇNAEM Nükleer Mühendislik Emekli Uzman Araştırmacı
  15. Prof. Dr. Vural ALTIN, Boğaziçi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Nükleer Mühendislik Anabilim Dalı Emekli Öğretim Üyesi
    1. Nisan 2007 tarihi itibarı ile

 Nükleer Teknoloji Bilgi Platformu

Kaynak: http://nukte.org/trntpbasinbildirisi

  Evet. Nükleer enerji benim saham değildir. Ancak  yukarıdaki 15 kişinin sahasıdır.

 AKKUYU  NÜKLER SANTRAL PROJESİ

          Akkuyu projesinin Rusya’ya ihale edilmesinden sonra bir çok akıllı solcu dönüş yaparak nükleer enerjiye karşı çıkmaktan  vaz geçtiğini görmekten memnuniyet duymaktayız. İkinci Nükleer Santral çalışması için Fransa’yla mutabakata varıldığını görüyoruz. Çünkü  Fransa dünyada nükleer enerjiyi en çok kullanan e bilimsel tecrübesi en çok olan ülke.

Mersin Akkuyu Nükleer Proje hakkında: http://www.akkunpp.com/fotogaleri  adresinde yeterli bilgi, fotogaleride ilgili resim ve videoları bulmak mümkündür.

Prof. Dr. Bayülken: Türkiye, sahip olduğu kaynakları kullanamıyor

Ege Üniversitesi Nükleer Bilim Enstitüsü 25. yıl etkinlikleri kapsamında nükleer enerjinin Türkiye’deki tarihçesi konulu konferans düzenlendi. Konferansa konuşmacı olarak katılan İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Bayülken Türkiye’de Nükleer Bilimler alanındaki çalışmaların 1955 yılından itibaren devam ettiğini söyledi. Aradan geçen 53 yıllık süreye rağmen istenilen seviyeye gelinemediğinin altını çizen Prof. Dr. Bayülken “Türkiye sahip olduğu doğal kaynakları verimli şekilde kullanamamaktadır. Doğal kaynaklarımızdan en fazla verimi elde etmeli ve bunun için de modern teknoloji sistemlerini kullanmalıyız” dedi. Prof. Dr. Bayülken Nükleer Bilimler alanında Batı ülkeleri ile rekabet edebilmek için birlik ve beraberliğin sağlanması gerektiğini vurguladı. (Ege Ajans) 

 

Tarih: 20/6/2008

 

 Kaynak: http://www.kentyasam.com/prof-dr-bayulken-turkiye-sahip-oldugu-kaynaklari-kullanamiyor-hbrdty-15707.html 

.KANAATIMCA ŞU SORU DA SORULABİLİR

 HAMMADDE NERDEN GELECEK?

NÜKLEER ENERJİ SANTRALINI LKURDUK. HAMMADESİ TÜRKİYE’DEN Mİ KARŞILANACAK YOKSA DIŞARDAN MI ALINACAK?

Ben konuyu en iyi bilenlerden öğrenme taraftarıyım.  Yani konunun bilim adamları ne derler se ona uymak zorundayız. Yani  hakem onlar

Prof Dr Saleh Sultansoy

Hem  Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi, hem de Türkiye Atom  Enerjisi Kurumu Bilim Komitesi Üyesi ve bir çok ödülün sahibi olan Sultansoy bir  konferansında toryumda (nükleer madde) yatakları bakımından Türkiye’nin dünya ikincisi  olduğunu ve bu yataklar ülkemizin 13.000 yıllık enerji ihtiyacını karşılayacak kapasitede olduğunu ortaya koyuyor.  “Toryum ile enerji üretimine başlanıldığı takdirde gelecek 20 yıl içerisinde dünyanın enerji haritasının değişeceğini söyleyen Prof Dr. Sultansoy, toryumdan kömürden daha ucuza enerji elde edilebileceğini belirtti.  Ve şöyle dedi:

 

"1 GW'lık enerji için 3,5 milyon ton kömür veya 200 ton uranyum gerekiyor. Halbuki 1 ton toryumdan da bu enerji elde edilebilir. Türkiye'nin 57 GW'lık kurulu gücüne eşdeğer nükleer santral kurulmuş olsa idi, mevcut uranyum rezervimiz ile bunun ikamesini bir yıl dahi karşılayamıyoruz. Toryum rezervimiz ise teorik olarak 13 bin yıl karşılayacak. O nedenle Türkiye'nin gelişmesini istiyorsak toryumdan enerji üreten santraller kurmalıyız. Çünkü enerji üretimi ve tüketimiyle bağlantılı olarak gelişmişlik düzeyi artmaktadır. Türkiye'de kişi başına enerji tüketimi dünya ortalamasının biraz üzerinde, G8 ülkelerinin 1/3'i, ABD'nin ise 1/4'i kadar olmaktadır.2030 yılında gelişmiş ülkeleri yakalayabilmemiz için 100 GW'lık güç kurulmalıdır.” 

Kaynak:  http://www.akkunpp.com/gelecek-20-yilda-dunyanin-enerji-haritasi-degisecek/update 

 

Ben de kendi kendime Allah C.C. Rusya ve Orta Doğu’ya petrol ve doğalgazı. Almanya’ya kaliteli kömür madenleri verdi de, Türkiye’ye haşa ne garazı vardi da hiçbir şey vermedi?” diye düşünürdüm. Ama şimdi  öğrendim ki, nükleer kaynakta dünya ikincisiyiz. Ama neyapalım?

Hoca bu sözleri ta 13 aralık 2013’de söylemiş ama uyduk bir takım solcu aydın ve çevrecilere. Hala bir nükleer tesisimiz yok. Hatta  tıp fakültelerinde Nükleer Tıb diye bir bölüm vardır. Onu da dışardan alıyoruz. Allah vermiş amma, kendi insanımız  nükleer tesis sahibi olmamızı engelledi. Hem de öyle bir kaynak ki, 13.000 sene bize yetermiş.

 

Aşağıdaki adresi kopyala yapıştır yapınız. Foto ve videolarla Avrupa Nükleer Enerji Merkezini inceleyebilirsiniz:

https://www.google.com.tr/search?q=cern&rlz=1C1GGRV_enTR751TR751&oq=cern&aqs=chrome..69i57j0l5.4962j1j8&sourceid=chrome&ie=UTF-8

TORYUM      MADENİ GÖRÜNTÜLERİ                                    NÜKLEER SANTRAL            URANYUM MADENİ

19

Prof Dr Yusuf Halacoğlu: Eski Türk tarih Kurumu Başkanı

  HOCA DOĞRU DEMİŞ

  BİR VİDEO’LAN KONUYA SON VERELİM: 
GİZLİ BİR EL TARAFINDAN UÇAK KAZASINDA YOK EDİLEN ARIK HOCA YAŞASAYDI TORYUMU BELKİ ÇÖECEKTİ

  PROF DR ENGİN ARIK

 

https://www.youtube.com/watch?v=Wn7Xfepmi6o 

Engin Arık Hocanın (30 KASIM 2007 İstanbul  - 14 Ekim 1948) ismi Ankara Yeni Mahalle' de bir sokağa verildi. Heyecanla beklediği Hızlandırıcının yapıldığını göremeden vefat etti.

 Eşi prof dr Metin Arık da eşi gibi, aynı alanda yani yakın gelecekte  Ülkeyi dışarıya muhtaç olmaktan kurtaracak toryum üzerinde çalışıyorlardı.

Değerli Okuyucu: kendi kendime şöyle derdim:

-Ya  Rabbi. Orta doğu, İran ve Rusya’ya hem petrol- doğalgaz ve kaliteli kömür verdin. Ama bunlardan hiç birini bize vermedin. Ya Rabbi. Rusya  Türkiye’den sana daha mi yakın ki Türkiye’i onlara muhtaç ediyorsun” derken Türkiye’nin geleceğin enerjisi Toryum’ da dünya ikincisi: Toprağımız Avrupa/kimyasal gübre ile bozuldu. Ne ile düzelir? Leonardit’le.  Ülkemiz leonarditde de dünya ikincisi; Bor’da dünya 1.cisi. 

Kullanmasını bilebilirsek, gelecekte bu üç madeni işletebilirsek  ekonomide 16. Sirada bulunan ülkemiz 1. Sırada yerini alacaktır. Türkiye’nin geleceği parlaktır. Çünkü bu üç anahtar sadece bizdedir.

Toryumun uranyuma üstünlüğünü, hayatını bu konuya vakfeden ve daha sonra bir uçak kazasında hayatını kaybeden Prof Engin Arık’ın  kendi sesinden dinleyelim:

 

 

 

https://www.youtube.com/watch?v=Ar0_C-8gk-A